(1887?-1966)
Türk ajan, boksör, yazar, tercüman.
1887 (bazı kaynaklarda 1892) senesinde İstanbul’da Cerrahpaşa’nın Altımermer semtinde doğdu. Babası öldüğünde beş yaşındaydı. O ve annesi dayısı Sezai Bey’in himayesine girdiler. İlköğrenimini Emirgan'da tamamladıktan sonra dayısı tarafından Galatasaray Lisesi'ne kaydedildi. Fransızcasını geliştirmiş; yurt dışından edindiği arkadaşları ile yabancı dilini geliştirmek için mektuplaşmaya başlamıştı. Bundan başka İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve Rumca öğrendi.
Yurt dışından sık sık mektupların gelmesi o dönem iktidarının dikkatini çekmiş ve hafiyeler tarafından takibe alınmıştı. Hatta bir ara 16 yaşındayken hafiyelerce tutuklanıp Yıldız Sarayı'na götürülmüş, daha sonra serbest bırakılmıştı. Bunun üzerine Ahmet Esat 1908'de İngiltere'ye gitti.
Dayısı, Esat’ı ülkeden kaçırmak için bir Yahudiyle anlaştı. Yahudi, küçük Esat’ı gizlice bir İngiliz gemiye bindirdi ancak kaptan onu yakaladı. Esat kaçaktı. Fakat Kaptan onu bir baba şefkatiyle korudu sonra da evlat edindi. Esat, İngiliz gibi büyüdü. Navy College’de okudu ve 1914 de mezun oldu. İngiliz dilini aksansız konuşmak bir yana farklı bölgelerdeki İngilizce’yi de mükemmelen taklit edebilir hale geldi. Salon adabını da öğrendi ve okul yıllarında profesyonel olarak boks yaptı. Birçok birincilikler kazandı.
Mezuniyetten sonra İngiltere'de bir müddet kaldı, bu arada Fransa başta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerini de gezmiş, İngilizce bilgisini çok geliştirmiş ve değişik şiveleri rahatlıkla konuşabilir hale gelmişti. Yalnız dilinden değil hal ve tavrından da onu bir Avrupalı'dan ayırmak mümkün değildi.
Birinci Dünya Savaşı başlayınca 1914’te İstanbul’a döndü. Topçu teğmeni olarak askere alındı. İttihatçıların istihbarat kuruluşu Teşkilatı Mahsusa’ya da girdi. İttihatçı Kara Kemal ile Dramalı Rıza’dan gizli teşkilat ve çetecilik öğrendi. Çanakkale cephesinde, ünlü İngiliz casusu Arabistanlı Lawrence’i izledi. Kutulammare’de esir edilen İngiliz General Towshend’in yanına hapsedilerek ondan gerekli bilgileri almakla görevlendirildi.
- 1918'de İşgal İstanbul’unda zamanını Beyoğlu’ndaki boks kulübünde geçirdi. Burası Kemal Begof’a aitti. Bu sırada İngiliz boksörlerle de ringlerde mücadele edip başarılar kazandı. İstanbul’da işgal kuvvetlerinin boks şampiyonunu yenerek büyük ün kazandı.
Ahmet Esat tutuklu İttihatçılar’ı kurtarmak için çabalamış, ancak bu yüzden İngiliz istihbaratı tarafından tutuklanarak Beyoğlu’ndaki İngiliz hapishanesine atılmıştı. Pek çok işkenceye maruz kalan Ahmet Esat Bey; bir ara firar teşebbüsünde bulunmuş; yabancı bir gemiyle yurtdışına kaçarken Çanakkale Boğazı’nda yakalanmış ve tekrar İstanbul’da hapse atılmıştı Hapishanede Koçaki adlı Rum’la tanıştı. Koçaki ünlü bir yankesiciydi. Koçaki’den yankesicilik sanatını öğrenir. (Bu sanat casusluk yaşamında hayatını bile kurtarır.) Bir süre sonra Çanakkale’deki sahra hapishanesine gönderildi. Orada Hintli Müslüman askerlerle yakın ilişkiye girmiş; onların sempatisini kazanmış; bir müddet sonra da buradan kaçmayı başarmıştı.
Daha sonra Anadolu’ya geçti. Kuvay-i Milliye emrinde, düşman arasında faaliyet gösterdi. “İngiliz Kemal” kod adının, ”Balıkesir Reddi İlhak ve Kuvay-i Milliye Cemiyeti İdare Heyeti” tarafından verildiği söylenir. Büyük Meclis açılınca, Ankara’ya gitti. Mustafa Kemal ATATÜRK, Fevzi ve İsmet Paşalarla görüştü. Kuran, bayrak ve tabancaya el basarak sadakat yemini etti.
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın emri ile İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve Rumca bildiği için, Genelkurmay’a bağlı olarak İstihbarat Şubesinde çalışmaya başladı. Görevli olarak İzmir’e gönderildi.
Görevi Yunan ordusu karargahına girip gerekli bilgileri toplamaktı. Antalya’dan Rodos’a geçti. Burada kendini Amerikalı gazeteci olarak tanıttı. Kumardan hileyle kazandığı 45 bin frank ile kendi deyimiyle İzmir’deki vatan görevine başladı.
Ahmet Esat Bey'in İzmir'deki hayatı bonkör bir Amerikalı gibi geçmiş; kısa sürede gece hayatının aranan siması olan Ahmet Esat Bey, üst düzey Yunan subaylarıyla da samimiyetini arttırmış; hatta onların en gizli toplantılarına dahi katılmış, aldığı bilgileri İzmir'deki kendisi gibi görevli bulunan Uşaklı Alaattin Tiritoğlu vasıtasıyla Antalya mutasarrıfı Aşir Bey'e aktarmıştı.
İngiliz Kemal, bir seferinde, Kurmay Başkanı Sarıyani'nin akrabası zengin Yunan kızı Angelika'ya ilanı aşk ederek, gönlünü kazandı. Angelika'nın evi Yunan subaylarının kulübü gibiydi. Burada çok önemli bilgileri rahatça elde etti.
Yunan Kralı Konstantin'in İzmir'e geleceği, Yunan cephelerini gezeceği haberi üzerine harekete geçen İngiliz Kemal, başkomutan sıfatıyla İzmir'e yeni gelen Papulas'ın ikametgahına gitti, kendisini ABD sinema kumpanyası ajanı ve Chicago Tribun gazetesi muhabiri Herri Villiy olarak tanıttı.
Amerikan kamuoyunun, gazetesine verdiği önemi anlattı, yazacağı haberlerle Yunanlılara hizmet yapacağını söyledi ve Yunan ordusunun muhterem bir konuğu sıfatıyla cepheleri dolaştı, topladığı bilgileri İsmet Paşa'nın karargâhına aktardı.
Beş ay düşman içinde görev yapan, Yunanlılar arasında kuvvetli bir istihbarat şebekesi kuran İngiliz Kemal, Kordon'da yemek yerken Çerkes Ethem, Manyaslı Şevket, fotoğrafçı Necati'yle karşılaşınca yakayı ele verdi.
Beş yıl hapis cezasına çarptırıldı. İzmir, Atina ve Paleovastratos hapisanelerinde uzun bir mahpus hayatı sonrası büyük zorluklarla Türkiye'ye dönmeyi başardı.
Fakat o bu tutukluluk dönemi sırasında hiçbir şekilde Türkçe konuşmayarak kimliğinin meçhul kalmasını sağlamıştı. Hatta Yunanlı hakimler bile onun Amerikalı olduğuna kanaat getirmişlerdi.
Bilahare Yunanistan’a nakledilmişti. Ama o Atina’daki hapishaneden de kaçmayı başarmış ve el becerileri konusunda mahir biri olduğundan caddede avare avare dolaşan birisinden çarptığı parayla bir Fransız şilebine kaçak olarak binip İzmir’e gelmişti.
Ankara, onu bu kez de Batı Trakya’ya yolladı. O sırada Yunan ordusunun emrinde olan Ermeni General Antranik’in karargâhına girdi. Çok değerli bilgileri Ankara'ya ulaştırdı. (Ulusal Kurtuluş Savaşındaki istihbarat görevleri sırasında, İtalyan vatandaşı Celep, Trablusgarplı Abdullah Paşazade Mahmut Sait ve Amerikalı yazar Harry Willy kimliklerini kullandığı söylenir.)
Sarışın ve renkli gözlü olmasının da avantajı ile 1924 yılına kadar genelkurmaya bağlı olarak sürdürdüğü istihbarat görevinden ayrılarak istanbul'a yerleşti, anılarını yazdı ve tercümanlık yaptı. Gençliğinde kazandığı Türkiye Hafif Sıklet Boks Şampiyonu ünvanını 1932 yılına kadar korudu. Sert yumruklarından ötürü 'Tomruk' soyadını almıştır.
Ahmet Esat Tomruk, son yıllarında sahipsizdi. Beş parasız kaldı. Yıllar sonra, 26 Haziran 1964’te kendisine 487 sayılı kanunla TBMM tarafından vatani hizmet tertibinden 500 Lira aylık bağlandı. İlk eşi Mevhibe Hanım’dan Günseli adında bir kızı olan Ahmet Esat Tomruk, bu eşinden ayrıldıktan sonra 11 Şubat 1943 tarihinde Dorothy Minnic adlı bir İngiliz aktrisle evlendi. Eşinden resmen ayrılmasa da ömrünün son yıllarına doğru ayrı yaşamaya başlamışlardır.
Milli Mücadele kahramanlarından, 'İngiliz Kemal' adıyla tanınan binbir surat Ahmet Esat Tomruk'un 1924 yılında “İşgal ve Mücahede Senelerinde Bir İstanbul Gencinin Yaptıkları” adıyla yayımlanan anıları, Zekeriya Türkmen'ce hazırlanarak Kültür Bakanlığı Yayınları arasında kitapseverlerle buluştu. Hayatının son yıllarını Beyoğlu’nda bir dairede geçiren Ahmet Esat Tomruk, 1964 yılında kısmî felç geçirdi. Bol maceralı bir hayat süren Ahmet Esat Tomruk 9 Şubat 1966 tarihinde beyin kanaması geçirdi ve Fransız Pastör Hastahanesine kaldırıldı. 14 Şubat 1966 tarihinde vefat etti. Emirgân’daki aile mezarlığına defnedildi.
Yorumlar
Yorum Gönder